Ayvalık Lisesi Astronomi Kulübü
  Bilim ve Teknoloji Haberleri
 

        Bu bölümümüzde Bilim, Teknoloji ve Astronomi ile ilgili haberleri okuyabilirsiniz.



----------------------------------------------







İki Uydu Çarpıştı

Biri Amerikan diğeri Rus iki büyük iletişim uydusu Sibirya üzerinde çarpıştı. İki büyük enkaz bulutu oluşturan ve Uluslararası Uzay İstasyonu’nu küçükte olsa bir tehdit altına sokan çarpışmanın 10 Şubat’ta gerçekleştiği bildirildi. Çarpışma türünün ilk örneği sayılıyor.

Amerikan Uzay ve Havacılık Ajansı’nın (NASA) açıklamasında Rus iletişim uydusunun 1993’de fırlatıldığı, bir ton ağırlığında olduğu ve artık çalışmadığını sandıkları söyleniyor. Amerikan iletişim uydusununsa 1997’de fırlatılmış olan yarım tonluk bir uydu olduğu belirtiliyor. Ajansın sözcüsünün açıklamasında enkazın 435 km aşağıda seyreden Uluslararası Uzay İstasyonu ve içindeki üç astronot için oluşabilecek tehditlerin çok küçük ve kabul edilir sınırların içinde olduğu ayrıca ‘istasyonunun enkazdan kaçmak için manevra yapma yeteneğine sahip olduğu’ bilgileri yer alıyor. Çarpışmanın bu ay gerçekleşecek olan uzay mekiği Discover’ın fırlatılmasını erteletmeyeceği de yapılan açıklamalar arasında yer alıyor.

1957’den bu yana yörüngeye 6000 kadar uydu gönderildi ve NASA’ya göre bunların 3000 kadarı hala çalışıyor. Yörüngede daha önce dört tane ‘küçük’ çarpışmanın (kullanılıp bitmiş roket parçalarıyla ya da küçük uydularla) gerçekleşmiş. Bu hafta gerçekleşen çarpışma büyüklüğüyle ve iki sağlam uydu arasında gerçekleşmiş olmasıyla türünün ilk örneği.  Enkazdan geriye kalan parçaların yüzlerce olacağı sanılıyor.

Yörünge enkazlar üzerine uzmanlaşmış olan Nicholas Johnson ‘Enkaz en çok kendisinden yukarıda seyreden Hubble Uzay Teleskopu’nu ve dünya gözlem uydularını tehdit edecek’ diyor. Bu yılın başında yörüngede kabaca 17 000 insan yapımı enkaz parçası olduğunu not eden Johnson bunların en küçüğünün 10 cm boyunda olduğunu söylüyor. Bu çöplerin çoğu eski uyduların parçalanmasından kaynaklanıyor. Yörüngedeki bu parçalar en çok uzay mekiği uçuşlarını tehdit ediyor.

Derleyen: Özden Hanoğlu
Kaynaklar: http://news.bbc.co.uk/2/hi/science/nature/7885051.stm
http://dsc.discovery.com/news/2009/02/11/satellite-collision.html
Haber Tarihi: 11 Şubat 2009
 

12.02.2009


TÜBİTAK

----------------------------------------------





Evrene Daha Yakından Bakalım

Saç (Coma) Gökada Kümesi, Berenices’in Saçı Takımyıldızı’nda yer alıyor. 320 milyon ışık yılı uzakta olsa da evrende bize en yakın gökada kümelerinden birisi. Bugüne kadar yapılan gözlemlerde 1000 kadar gökadayı barındırdığı bulundu. Bu gökadaların en parlakları (haber görselinde yer alan NGC 4921 de) 18. yüzyılda William Herschel tarafından keşfedilmiş.

Avrupa Uzay Ajansı?nın (ESA) web sayfasında yer alan habere göre zengin kümelerdeki gökadalar pek çok etkileşime ve birleşmeye maruz kalıyor. Bu etkileşme ve birleşmeler gaz yönünden zengin olan spiral gökadaları yıldız oluşumunun az olduğu eliptik gökadalara dönüştürüyor. Saç Gökada Kümesinde de evrenin sakin köşelerine kıyasla spiral gökada sayısının az olduğu belirtiliyor.




NGC 4921, Saç Gökada Kümesi’ndeki bu nadir spiral gökadalardan birisi. ESA’nın web sayfasındaki haberde ‘sıra dışı’ olarak betimleniyor ve anemik (kansız) spiral gökada olarak tanımlanıyor. Spiral gökadalarda meydana gelen şiddetli yıldız oluşumları kollarda gerçekleşiyor ve gökadaya parlak kollu bir görünüm kazandırıyor. Anemik spiral gökadalardaysa bu yıldız oluşumları daha az şiddetli ve kollar daha soluk görünüyor. NGC 4921’in bu görece güçsüz yıldız oluşumları, anemik spiral gökadanın etrafında halka şeklinde narin bir toz girdabı oluşturmuş. Bu halkaya genç ve parlak mavi yıldızlar eşlik ediyor. Soluk spiral yapının dış kısımları gökadanın etrafında oldukça yumuşak ve ona dev bir denizanası görünümü kazandırmış.




Görüntüler NASA ve ESA’nın ortaklaşa yürüttüğü uluslar arası bir proje olan Hubble Uzay Teleskopu’ndan alınmış. Fotoğrafı oluşturabilmek için sarı filtreyle çekilmiş 50 farklı görüntü ve yakın kızıl ötesi filtresiyle çekilmiş 30 farklı görüntü kullanılmış. Pozlama süreleri sarı filtreyle alınan her bir görüntü için 17 saat, yakın kızıl ötesi filtreyle alınlar içinse 10 saat olarak açıklandı.

Haberde ayrıca, uzun pozlama süreleri ve Hubble’ın keskin görüşü sayesinde NGC 4921’in yanında çok daha uzaktaki evrenden de kesitler alınabildiği de söyleniyor.


Resimleri daha yakından görmek için;

http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files//bilimtoplum/haber/ngc4921_b.jpg

http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files//bilimtoplum/haber/ngc4921_labelled_b.jpg

http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files//bilimtoplum/haber/coma.jpg



Derleyen:
Özden Hanoğlu
Kaynak: http://www.esa.int/esaSC/SEMA1NXPXPF_index_0.html
Fotoğraflar: ESA, NASA, K. Cook, Davide De Martin

06.02.2009


TÜBİTAK

----------------------------------------------





Gemi Rotasından Efsaneler

Geçtiğimiz haftalarda tüm dünyada "Atlantis bulundu!" haberi yayıldı. İddiaya göre dünya haritalarını gösteren Google Earth programından bakıldığında Batı Afrika yakınlarında okyanus dibinde kusursuz dikdörtgenlerden oluşmuş şehir harabeleri vardı.  Bu sanal haritaya bakıp mimari çizimleri andırdığı, çok düzenli olduğu, gizemli olduğu, tam da Platon'un tarif ettiği yerde bulunan Atlantis harabeleri olduğu, hatta uzaylıların okyanus tabanında sürdükleri tarlalar olduğu gibi yorumlar yapıldı ve internet ağı başta olmak üzere çeşitli şekillerde yayıldı. Bu habere yer verme konusunda çok hızlı davranan kaynaklar olayın gerçek yüzünü anlatan Google'ın açıklamalarınaysa nedense aynı ilgiyi göstermediler.

Google'ın resmi blog sayfasında bu "garip yollar"ın yer aldığı alanların bilgilerini toplayan iki bilim insanının da katkıda bulunduğu geniş bir açıklama yayımlandı ve bu izlerin gerçekte var olmadığı yalnızca haritalarda göründüğü anlatıldı. Bu açıklamada güneş ışığı, lazer ve diğer elektromanyetik ışınımların okyanus yüzeyinden en fazla 30 metre kadar derine inebildiği, oysa okyanusların ortalama derinliğinin 4 kilometre olduğu ve dolayısıyla okyanus haritalarını çıkarmak için sonar dalgalarının kullanılmasının en verimli yöntem belirtildi. Sonar yardımıyla harita çıkarma yönteminde sesin gemiden başlayıp okyanus tabanından tekrar gemiye yansıdığı zaman ölçülür ve okyanus tabanının ne kadar uzakta olduğu hesaplanır. Çok fazla gürültü çıkartılarak veri kaybı yaşamamak için gemi oldukça yavaş ilerlemek zorunda. Çalışmayı gerçekleştiren araştırmacılar "Yöntem yalnızca geminin altında yer alan bir şeridi ölçebildiğinden çıkarılan haritalar çoğunlukla geminin izlediği yolu da gösterir." diyorlar. Açıklamaları şöyle devam ediyor: "(Atlantis söylentilerine konu olan) Bu durumdaysa olası bir hata nedeniyle bir geminin sebep olduğu yankılanma (uyduyla yapılan ölçümlerle hesaplanan) çevre alanına göre %1 daha derin ve bu da geminin rotasının daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmasına sebep oluyor."






Google Earth'ün okyanus haritaları da kara haritaları gibi birçok parçanın birbiri üzerine eklenmesinden ve yamanmasından oluşuyor. Karasal alanlarda bu yamalar arasında çok net farklılıklar görebilirsiniz. Görüntüleri kaydeden aygıtlar ve kameralar arasındaki çözünürlük farkları yamalar arasındaki ayrımın görülebilmesini sağlıyor. Programa girilen görüntü ve veri sayısı arttıkça bu farklılıklar gideriliyor. Okyanus tabanlarına ait haritalar çoğunlukla uydulardan sağlandığı için düz ve ayrıntısız. Sonar dalgalarıyla elde edilen haritalarsa daha detaylı ve net ama tüm okyanus tabanını kapsamıyor. Bu iki kaynağın verileri birleştirildiğinde de ortaya şeritler arasında geniş düzlük görüntülerini andıran görüntüler çıkıyor. Bu görüntüleri okyanus haritalarının birçok yerinde bulabilirsiniz. Hawaii adalarının kuzeyinde yer alan bu alan gibi:

 

 
  Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı! Copyright Mert YILDIRIM & Bediz TÜRKYILMAZ  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol